Hakkımda

University of Kent, Psikoloji bölümünden yüksek onur derecesi ile mezun oldum. Lisans eğitimim sırasında, Prof. Heather Ferguson ile beraber, empati kurma ve perspektif değiştirme üzerine bir projede yer aldım ve makalem üniversitelerin kütüphanelerinde yayımlandı.

Lisans eğitimi sonrası Türkiye’ye dönüş yaptım. LAPE Fransız Psikiyatri Hastanesi, Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi, Koç Üniversitesi Hastanesi ve Humanite Psikiyatri Kliniği’nde yetişkinlerle çalışarak, kariyerime ilk adımlarımı atmış oldum. Bu süreçte, Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimimi tamamladım ve grup süpervizyonlarına katıldım.

Eric Berne tarafından geliştirilen, insanın kendisini, diğer insanları ve kişiler arası iletişimi anlamasına yardımcı bir kuram olan ‘Transaksiyonel Analiz” eğitimime başladım. TA eğitimi sırasında, çocuklukta kurulan ebeveyn-çocuk ilişkilerinin kişinin yetişkinlik döneminde de önemli etkilerini sürdürdüğünü fark ettim.

Mesleğe dair ilk deneyimlerim yetişkinler ile olsa da lisans eğitimimden bu yana çocuk psikolojisine olan ilgi ve merakım katlanarak devam etti. Şiddet gören kadın ve çocuklara psikolojik ve hukuki destek veren bir sığınma evinde gönüllü psikolog olarak yer aldım. Bu deneyimimden sonra, meslek hayatımın devamını çocuklarla iç içe ve onların hayatlarına dokunarak geçirmek istediğime kesin olarak karar verdim.

Böylece, Theraplay Oyun ve Aile Terapisi, Marschak Etkileşim Metodu Eğitimi ve Grup Theraplay eğitimimi tamamlayarak, süpervizyonlar eşliğinde seanslarımda yoğun olarak Theraplay metodunu kullanmaya başladım. Bununla beraber, Dr. Byron Norton eğitmenliğinde, Deneyimsel Oyun Terapisi eğitimimin birinci ve ikinci seviyesini de tamamlayarak, grup süpervizyonlarına katılmaya başladım. Kazandığım deneyimler sonrasında, sanatın çocukların iç dünyasını yansıtmada oldukça etkili olduğunu fark ederek, Çocuklar için Sanat Terapisi eğitimimi tamamladım. “Çocuk Çizimlerinin Projektif Değerlendirmesi” eğitimime ise devam ediyorum.

Çocukların kendilerini ifade etmelerinin en güçlü yolunun “oyun” olduğunu keşfettiğim dönemde, Waldorf Pedagojisi ve MOMO ile tanıştım. MOMO’nun ve benimsediği Waldorf Pedagojisinin tamamen çocuk merkezli olması, çocukları hayata deneyim ve tecrübeler kazandırarak hazırlaması ve ortamın hayal gücünü her daim destekler nitelikte oluşundan etkilenerek MOMO Atölye’de oyun grupları yürütücülüğü yapmaya başladım.

MOMO Atölye’de okul öncesi dönemdeki çocuklar ve ebeveynlerine eşlik etmenin yanı sıra, MOMO Akademi koordinatörlüğü görevime de devam ediyorum.

Çocuklar ve aileler ile çalışırken, Theraplay Oyun ve Aile Terapisi, Deneyimsel Oyun Terapisi ve Sanat Terapisi yaklaşımlarını kullanıyorum.